Cumartesi, Haziran 02, 2007

YENİ!!! Başlangıç "2.Cilt"

Gökyüzünde yıldızların sihirli taşlar gibi parıldadığı bir geceydi. Sessizliğin hüküm sürdüğü dar sokaklarıyla kentin ilk yerleşim bölgesi olan eski mahalle geceyle birlikte gelen geçici bir huzura kavuşmuştu. Evlerin birbirlerine bakan avlularında dolaşan gölgeler uğursuz bir şeyler fısıldıyor, meyva ağaçlarının dalları arasında, çatılarda ve kuytu köşelerde kendilerine gizlenecek bir yer arıyorlardı. Yaşlı mücevherat ustası henüz uyumamıştı. Avluda oturmuş, gözleri tahta kapılardan içeri girecek olan gizemli gölgeyi bekliyordu. Kentin doğusunda uğursuz mavimsi yeşil bir ışık parlayıp söndüğünde işareti almış gibi huzursuzca yerinde kıpırdandı. Elleri terlemişti, yüzünü yıkamak için bahçedeki havuza doğru yürüdü. Ellerini suyun durgun yüzeyine daldırmadan önce gökteki yıldızların yansımalarını gördü orada, yüzünü hafifçe ıslattı ve rahatlamak için derin bir nefes aldı. Bazı yıldızların ne kadar parlak olduğu dikkatini çekiyordu. Özellikle suya yansıyan iki yıldızın adeta kendi etrafında dönen beyaz ışık toplarına benzediğini düşünürken bu yıldızlar hafifçe kaymaya başladı. Gökyüzünün tepesine düşeceğinden korkmuş gibi irkildi. Başını kaldırdığında karşısında gözleri bembeyaz ışık toplarına benzeyen gizemli konuğuyla karşılaştı. Yaşlı adamın yüreği hızla çarparken yabancı insana ait olmayan bir sesle konuşmaya başladı.
“Bu gece yıldızlar ne kadar parlak”
Adam yüreğinin sıkıştığını hissediyordu, ağzını açtı ama hiçbir ses çıkaramadı.
“Biliyorum. Hayatın boyunca bu geceyi bekledin. Ya ben? Benim ne kadar uzun zaman beklediğimi tahmin edemezsin”
Yabancı eliyle sediri gösterdi. Yaşlı adam yerin ayakları altında kaydığını hissetti ve aniden kendini yabancının karşısında otururken buldu.
“Artık zaman kalmadı usta. Sana getirdiklerimle istediğim şeyleri yapmalısın” Adam anlamış gibi başını öne eğdi.
“Bunun için ödülünün ne olduğunu biliyorsun. Burada kalamazsın…”
Adamın gözlerinde yaşlar belirdi, yanlış bir seçim yapmış olduğunu düşündü ama artık geri dönüş yoktu. Yapması gerekeni yapacaktı.
“Sana gösterdiğim yere gideceksin. Buraya yakın bir yere. Ama buraya asla dönemezsin. Ben sana ne yapman gerektiğini söyleyene dek orada kalacağını söylememe gerek yok sanırım. Seni izliyor olacağım”
Yaşlı adam gözyaşları yanağından aşağı süzülürken soğuk parmakların yüzünde dolaştığını hissetti.
“Kaderin gözyaşları mı yoksa?…Yüzüme bak”
Yaşlı adam camdan yapılmış bir kadına benzeyen yaratığın yüzüne baktı.
“Neler yapman gerektiğini gözlerimin içinde göreceksin. Bunu tam olarak beş parçaya ayır. Parçalar sana her biriyle ne yapman gerektiğini söyleyecek”
Kadın adamın esmer derili avucuna içinde bir ışık kaynağı varmışçasına parlayan büyük bir elmas parçası bıraktı. Adam yeniden can bulmuş gibiydi, yada yeniden bir amacı olduğunu hisseden biri gibi.
“Bu konuda yetenekli olduğunu biliyorum Ali. Atalarından sana geçen bir yetenek bu, bu kez hata yapılmayacak, biliyorsun”
Yaşlı adamın yüzü kötü bir şeyler anımsamışçasına korkuyla büzüldü.“Şimdi…Yapmak zorundasın”

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home