Salı, Eylül 12, 2006

Anne Rice'ın Vampir Tarihçesi Üzerine

Anne Rice'ın adını 1994 yapımı Neil Jordan uyarlaması "Interview with The Vampire" (Vampirle Görüşme) duymayan kalmamıştır. İlk kitap, 1973 yılında yazıldıktan tam üç yıl sonra 1976'da okuyucuyla buluştu. StreetPoet'in de hayranı olduğu Anne Rice'ın yarattığı vampir karekterlerin heyecan dolu serüveni filmlerde anlatıldığıyla kalmamış, seriye dahil tam 10 kitap ve bunlara eşlik eden bağımsız 2 kitapla devam etmişti. Anne Rice, ayrı bir serüven olarak yazdığı Mayfair cadıları serisi ile vampir tarihçesine (The Vampire Chronicles), serinin son kitabıyla nokta koyarak artık vampirler yada cadılarla ilgili yazmayacağını açıklamıştı. Bu yazının seriyi okumak isteyen meraklı vampirsever okuyuculara bir kaynak olmasını umuyoruz.
Vampir tarihçesi, temel olarak 18. yüzyılda isteği dışında vampire dönüştürülen Lestat de Lincourt adlı Fransız soylusu vampirin maceralarını konu alır. Serinin ilk beş kitabı 1970'lerden bu yana türün en sevilen örnekleri listesinde ilk on?da yeralırken, sinema uyarlamaları da oldukça ilgi çekmiştir. Burada Anne Rice'ın vampirlerinin beyaz perde yada sahne uyarlamalarından değil de kitaplarından söz edeceğiz.
Anne Rice'ın kitaplarından söz etmeden önce vampirlerinden bahsedelim: Klasik vampir çizgisinin dışında olarak nitelendirilebilecek vampir karakterler, kutsal su, haç yada kazıkla yok edilemiyor. Gözeneksiz tenleri asla kir barındırmıyor ve fiziki görünümleri asla değişmiyor. Genellikle insan yada nadiren hayvan kanı içmeye ihtiyaç duyuyorlar. Yaşlandıkça ise bu açlıkları azalıyor ve giderek hareket edebilen mermer bir heykele dönüşüyorlar. Ayrıca yaşlanmayla birlikte, zihin okuma, havaya yükselme yada düşünce gücüyle ateşe verme bazı doğaüstü güçler de elde ediyorlar.Genç vampirler ise güneş yada ateşle kolaylıkla yokolabiliyor. Çok hızlı hareket edebilen vampirler, aynı zamanda müthiş bir hafızaya da sahipler. Örneğin sadece keman çalan birini izleyerek, kemanı aynı ustalıkla çalabiliyorlar. Diğer yandan yaşlılar tarafından vampire dönüştürülen gençler çok daha güçlü ve yetenekli oluyor. Anne Rice?ın vampirleri, genellikle aşırı duygusal, duyarlı, insani duygular barındıran, estetik ve güzelliğe düşkün, aynı zamanda da güzel yada yakışıklı yaratıklar. Bu nedenle genellikle genç yaşlarda vampire dönüştürülüyorlar.
Anne Rice'ın "Vampire Chronicles" (Vampir Tarihçesi)ının kronolojik sıralaması ve konuları kısaca şu şekilde:
Vampirle Görüşme (1976) "Interview with the Vampire"
İlk roman New Orleans'lı toprak ağası Louis de Pointe du Lac'ın Lestat tarafından vampir yapılışının öyküsü olduğu kadar, küçük vampir Claudia ve Paris'teki Vampirler Tiyatrosu ve Armand'ın da hikayesini anlatıyor. Serinin ilk romanı Lestat'ı acımasız ve kötü bir vampir olarak anlatıyor.
Vampir Lestat (1985) "The Vampire Lestat"
Vampir Lestat, 55 yıllık uykusundan modern çağa rock müziği ile uyanıyor ve kendi geçmişini, Louis?nin bilmediklerini (yada anlatmadıklarını) ve vampirlerin atalarını anlatıyor. Bir rock yıldızına dönüşen Lestat, insanlık ve vampirleri karşı karşıya getirecek bir konsere hazırlanıyor.
Lanetlilerin Kraliçesi (1988) "The Queen of the Damned"
Lanetlilerin anası Akasha, Lestat?in çağrısına kulak verip uyanıyor, eşi vampir kral Enkil'i yokederek Lestat'e ulaşmaya çalışıyor. Yoluna çıkan tüm vampirleri ortadan kaldırırken, dünyaya yeniden Lestat'le birlikte hükmetme planları yapan Akasha'ya asırlar öncesinde acımasızca birbirlerinden ayırdığı cadı ikizler Maharet ve Mekare engel oluyor.
Beden Hırsızının Hikayesi (1992) "Tale of the Body Thief"
Lestat, bir vampir avcısı olan Raglan James'in bedenlerini değiştirme teklifini kabul ederek yeniden insan bedenine sahip oluyor. Ne var ki Lestat buna pişman olup Louis'den yardım istiyor ama Louis onu vampir yapmayacağını açıklıyor. İşte bu noktada dünyadaki gizemleri araştıran gizli örgüt Talamasca?nın lideri David Talbot devreye girerek Lestat?in bedenini hırsızdan geri almasına yardım ediyor.
Şeytan Memnoch (1995) "Memnoch the Devil"
Bir uyuşturucu tücarının kızı Dora ile birbirlerine çekilen Lestat, kendini Şeytan Memnoch ile dünyalar arası astral bir macerada buluyor. İnançlarını sorgularken bir yandan da şeytan ve tanrı arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.
Vampir Armand (1998) "The Vampire Armand"
Bu kitap ise Vampirler Tiyatrosu'nun kurucusu, vampir atalarının koruyucusu Marius'un öğrencisi ve Lestat'in tek rakibi Armand'ın geçmişini anlatıyor.
Merrick (2000) "Merrick"
Mayfair cadılarının soyundan gelen Merrick'in ve David Talbot'un geçmişini anlatan bu kitap aynı zamanda Louis?nin Claudia'nın hayaletinden nasıl kurtulduğunu ve nasıl yeni bir hayata başladığının da hikayesi.
Kan ve Altın (2001) "Blood and Gold"
Yaşlı vampir Marius'un geçmişini anlatan bu kitap serinin en sevilen ve en zengin içerikli kitaplarından biri. Bu roman aynı zamanda Marius'un Pandora ile yaşadığı aşkın bilinmeyenlerini de okuyucuya aktarıyor.
Blackwood Çiftliği (2002) "Blackwood Farm"
Quin Blackwood'un kendisine musallat olan bir goblinden kurtulmak için Lestat'ten yardım istemesiyle başlayan hikaye cadılarla vampirleri buluşturan ikinci kitap.
Kan İlahisi (2003) "Blood Canticle"
Serinin son kitabı, bir önceki romanda iyice düğümlenen Mayfair cadıları olayına ve vampir tarihçesine noktayı koyan ve Lestat'in son kez okuyucularla buluştuğu roman.
Anne Rice'ın seriden bağımsız okunabilecek "New Tales of the Vampires" (Vampirlerin Yeni Hikayeleri) vampir romanları ise aşağıda:

Pandora (1998) "Pandora"
Doğu Roma İmparatorluğu'nun uç beyliği, eski liman kenti Antakya'da başlayan hikaye Pandora'nın hikayesini anlatıyor. Kadın vampirin gözünden anlatılan ölümsüzlerin dünyasına dair bu hikaye aşk, tutku ve entrika ile dolup taşıyor.
Vittorio, Vampir (2001) "Vittorio, the Vampire"
Vampirler dünyasının Romeo ve Juliet'i kabul edilen bu roman, Lestat'in dünyasıyla hiç tanışmamış Floransalı bir vampir olan Vittorio ve onun aşkı vampir Ursula'nın anılarına ışık tutuyor.
Anne Rice'ın vampir dünyasını diğerlerinden ayıran unsur hikayelerin tarih, aşk ve cinsellik ögeleriyle örülü olmasıdır. Zaman zaman epik bir anlatım sergileyen hikayelerin vampir karakterlerinin gösterdiği duygusal olgunluk ve bilgelik hayranlık vericidir. Karakterler arası ilişkiler, iyi ve kötüye dair edinilen tecrübelerin geniş zamanda önemini yitirdiğine işaret eder. Dini açılımlar, tarih bilimi yada dünyanın kaderini tayin eden türden yüksek amaçlar vampirlerin genelde ulaşmaya çalıştığı uç noktalardır. Yine de kimi karakterler pişmanlık duymadan masum insanları öldürmekten çekinmeyecek kadar doğaya dönük, materyalist ve hedonist olmayı seçerler.
Not. StreetPoet'in favori karakteri daima yalnız olmayı seçen, acısını ve pişmanlığını diğerleri gibi maskeler ardına saklamayan Louis'dir.

5 Comments:

Anonymous Adsız said...

Öncellikle merhabalar..Wampire lestat hakkında br kaç bilgi araştırması içindeyken bloguna tesadüfen rastladım..Hoş bir blog doğrusu..Yani benimde ilgi alanım vampirler olunca bana hoş geldi:=)neyse konuyu uzatmadan birşey sormak istedim tabi umarım bilgin vardır.vampire lestat'ın seslendirmiş olduğu rock müzik grubunun ismini rica edicektim.Marliyn Manson,linkin park,korn mu yoksa başka bir rock metal grubu mu bulamadım yardımcı olursan çok sevinicem..kolay gelsin..Belki burya daha uğramayabilirim.blogguma uğrayıp konu hakkında bilgilendirirsen sevinirm..görüşmek dileğiylee

16 Şubat, 2008  
Anonymous Adsız said...

mERHABALARR...Yorumuma cevap verdiğin için teşekkür ederim:=)çok işime yaradı:=)tahminlerim arasında korn vardı ama olsun en azından doğru tahmin ettiğimi öğrenmiş oldum:=)sorumu dikkate alıp cvpladığın için ve o uzun yorum için tekrar teşekkür ederim:=)görüşmek dileğiyle başarılarrrr

23 Şubat, 2008  
Anonymous waMpİrELLa:D said...

ANNe RICE ktbları süfer tahM BHNlq :d SÜFERShN :):):)

09 Nisan, 2009  
Anonymous Adsız said...

ilk yorum yazan arkadaşım "korn" du çok gzl bi gruptur

19 Mayıs, 2009  
Anonymous Adsız said...

Asıl şarkıyı seslendiren kişi Disturbed grubunun solisti David Draiman'dır. Bunun dışında System of a down un da şarkıları var. Grubu pek takdir etmesem de filmin en güzel şarkılarından olan "System"i onlar söylüyor. Chester Bennington

18 Haziran, 2009  

Yorum Gönder

<< Home