Cumartesi, Eylül 16, 2006

St Germain, "Her Şeyi Bilen ve Ölmeyen" Bir Kont

Dün 64. yaşgününü kutlayan Chelsea Quinn Yarbro, korku romanları konusunda Bram Stoker ve Edgar A.P. gibi saygın birçok ödüle sahip olan bir kadın yazar. Dracula romanını ilk defa 14 yaşında iken okuyan Yarbro, daha çok yarattığı "Saint Germain Kontu" adlı vampir karakteri ile tanınıyor. Yazarımız, uzun soluklu St Germain serisini yazarken karakterin tarihi yönünü de incelemiş ve vampir karakterini daha onurlu, insancıl ve kahramanvari yansıtmıştır. Vampir arketipi ve folklörü üzerine araştırmalar da yapan Yarbro, vampirlerin kurbanlarından hayatı emdiği birçok örnekle karşılaşmış: örneğin Çinli vampirlerin insan iliğini emdiğini, Eskimo ve Finlandiyalı vampirlerin ise vücut sıcaklığıyla beslendiğini okumuş. Bilinen tüm vampir niteliklerinin ve dini inanç ögelerinin ötesinde, kendi karakterini yaratırken de karakterini insanlığa bir metafor olarak kullanmaya karar vermiş. Ölümsüz olması nedeniyle insanlığa yabancılaşan bir vampir düşüncesi, yazarı oldukça renkli geçen 15. Louis dönemindeki Paris'e sürüklemiş ilk romanı için. Vampir edebiyatının romantik ve erotik yönüne ağırlık veren bir üslup geliştiren Yarbro, bu türün de öncülerinden. Haftanın altı günü, günde altı saat yazmaya ve üç saat kadar da araştırmaya ayıran yazarın seksenin üzerinde kitabı var. Gizembilim (özellikle tarot), çizim ve müzik konusunda da çalışmalar yapan Yarbro, tarih ve kültüre merakı nedeniyle de seyahat etmeyi seviyor. Yazar halen üç kedisiyle Berkley, California'da yaşıyor.
Bu yazıda yazarın daha çok kahramanlığıyla tanınan St.Germain Kontu üzerinde duracağız. Tarihteki St. Germain kontu, siyah-beyaz giyinmeyi seven, toplum içinde asla yiyip içmeyen, mücevherlere aşırı düşkünlüğüyle tanınan (örneğin elmasların sonsuzluğu simgelediği düşünülürse bu kont için hiç de aykırı bir durum değil), gizembilimci ve simyacı olarak tanınmış bir karaktermiş. 4000 yaşında olduğunu ve Yaşam İksiri'ni içtiğini iddia eden kont, kültürlü, yetenekli, çok fazla dil bilen, seçkin ve insancıl biriymiş. Nereden geldiği belli olmayan bu yabancı hem oldukça zengin hem de çekiciymiş. Kont, temel nitelikleriyle Dracula'yı andırsa da, Yarbro romanlarındaki vampir olarak ise ondan çok farklı. Yani St. Germain kontu, Dracula'nın yaptığı gibi rakiplerini küçük düşürmüyor, sonsuz yaşamın fırsatlarını övmüyor veya partnerleri üzerinde hakimiyet kurmuyor. Görünümüyle Dracula'yı andıran tarihteki gerçek kontun ise bir yüzyılı aşkın bir süre zarfında nasıl olup da 40 ila 50 yaşları arasında bir görünümü koruduğunun gizemi çözülememiştir. Yaşadığı çağ itibariyle de doğaya aykırı olduğu için bir şarlatan olarak görülen kontun bu özelliği üzerine gidenlerin hiçbir sonuca ulaşamamış olması hayret uyandırıyor. Kralın uluslar arası elçisi, yada deyim yerindeyse ajanı, olduğunun bilinen kontun kendisine Chambord Şatosu'nu tahsis eden 15. Louis'nin ve tarihin kayıt altına alabildiği son dönemlerinde birlikte simya üzerine çalışmalar yaptığı Kont Charles of Hesse Cassel'ın muhtemelen kontun kimliği hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğu düşünülüyor.
Kontun aşırı sosyal kimliği ve güzel kadınlara düşkünlüğü ise onu asosyal ve karanlıkta kalan vampir tiplemesine aykırı kılıyor. Toplum içinde yiyip içmese de St. Germain kontu, anlattığı sayısız eğlenceli hikaye ve sunduğu ilginç reçeteleriyle birçok yemekte ilgi odağı olmuş. Kültür ve sanat konularında kendisiyle kimsenin yarışamadığının bilinmesi ve kontun bunlardan artık fazlasıyla sıkıldığını söylemiş olması da ilginç. Kemanı virtüözler kadar iyi çalabildiği ve muhteşem resimler yaptığı bilinen kontun çağdaşı ve dostu Baron von Gleichen, anılarında kontun Paris'te kaldığı süre zarfında Chevalier Lambert'ın kızı Matmazel Lambert ile bir aşk yaşadığını ve ona hazine sandığından oldukça iri bir elmas hediye ettiğini yazmıştır. Hollanda'da ise kendisi gibi gizemli ve zengin bir kadınla birlikte olduğu kayıtlara geçmiş. Voltaire'in "herşeyi bilen ama ölemeyen bir adam" dediği St. Germain kontu, nereden geldiği bilinmediği gibi gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş. 1784'deki sözde ölüm tarihinin öncesindeki çalışmalarına ait evrakları halefi Kont Cassel'a bıraktığı söyleniyor. Ne var ki, ne 15. Louis ne de Kont Cassel konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor. Hatta Kont Cassel daha da ileri giderek, herkesin tanıdığı böyle birini hiç tanımadığını söyleyebilmiş. Yaşadığı çağın gizembilim, gizli topluluklar ve büyüye olan düşkünlüğü nedeniyle bu kadar çok konuşulan birinin birdenbire varolmadığını iddia etmek de şüphe uyandırıyor.
Kontun kökeniyle ilgili yaygın bir varsayım, İspanya kralı 2. Charles'ın dul eşi Marie de Neubourg ve Adanero Kontu'nun oğlu olduğudur. Kontu sevmeyen çevreler ise kontun Yahudi kökenli olduğunu iddia etmiş. Annie Besant adlı dinbilimciye göre ise kontun kökeni Transilvanya prensi 2. Racoczi'dir. Prens Racoczi'nin çocuklarının Avusturya imparatoru tarafından büyütüldüğü ama içlerinden birinin buradan ayrıldığı (hatta kimilerine göre öldüğü) ve aslında onu İtalya'ya getiren Medici ailesine verildiği ortaya çıkarılmış. Kontun adını da İtalyan kasabası San Germano'dan aldığı söyleniyor. Kontun kimliği hakkında yorum yapılmamasının nedeni olarak ise Avusturya imapatorunun kontun verasetiyle ilgili talepte bulunmaması için bir düzmece olduğu öne sürülüyor. Kontun hala yaşadığı da bu iddianın önemli bir parçası.
Kontun bilinen yeteneklerinin ötesinde simya konusunda da uzman olduğu bilinmektedir. Oldukça zengin olduğu halde herhangi bir bankada yada tefecide parasının olmaması, gerçekten altın ürettiği konusunda bir delil olarak düşünülüyor. Sahip olduğu mücevherlerin sayısı ve değeri konusunda da çeşitli iddialar var. Kontun simyacılığına diğer bir delil olarak ise hediye olarak paha biçilmez mücevherler vermeye düşkün biri olduğu da gösteriliyor. St Germain kontunun ölümsüzlüğü konusunda da çeşitli isimlerin günceleri kanıt oluşturuyor. 1710'da Montferrat Markisi olarak Venedik'te ortaya çıktığı kayıt altına alınmış. Çağının aristokrat kadınlarına onları genç tutabilecek iksirler verdiği de biliniyor. 1750 ve 1760 arasında Paris'teki şöhretli yaşamının ardından 1775'te Adhemar Kontesi tarafından görülmüş ve kontesin güncesinde hala aynı görünüme sahip olduğu belirtilmiş. Arkadaşı Gleichen'ın anlattıklarına göre kont tarihten söz ederken hikayelerini "adeta oradaymışçasına" son derece detaylı biçimde anlatırmış. Kontun farklı çağlarda yaşayan insanların güncelerinde tamamen aynı görünümde ve yaşta anlatılmış olması sadece bir tesadüf olmanın ötesindedir. Kral 16. Louis döneminde geçici olarak yeniden Paris'e dönen kont, Marie Antoinette'e "Paris'e dönmem için bir yüzyıl daha geçmeli, üç nesil boyunca geri dönmeyeceğim" demiş ve yaklaşan felaketi hakkında kraliçeyi uyarmıştır. Kontun o günden sonra görülmediği ve resmi olmayan kayıtlara göre dostu Kont Cassel'ın Duchy of Schleswig şatosunda öldüğü söylenmiştir. Bu doğru kabul edilse bile, 1784'te öldüğünde kontun 100 yaşının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Kontun ölümü konusunda yorum yapılmaması, bunun sadece bir düzmece olduğuna dair inancı körüklemiştir. Kontun 1821'de Adhemar Kontesi'nce yeniden görüldüğünün ileri sürülmüş olması, kontun tarihte yazıldığı şekilde ve yerde ölmediğine dair inancı arttırmıştır. Kontun 1820'de Major Fraser adında kontun özelliklerini taşıyan gizemli bir yabancı olarak ortaya çıkması da Albert Vandam tarafından "Paris'te bir İngiliz" kitabına konu olmuştur. Tıpkı St. Germain gibi Paris'te hayret uyandıran Major Fraser, Himalayalar'a yolculuk yaparak kutsal nehir Ganj'ın kaynağında yıkandığını yazan bir gezgin midir yoksa kontun kendisi mi? Kayıp uygarlık Atlantis'in sırlarını barındıran Lamalar'ın bilgeliğine ve Felsefe Taşı'na da sahip olduğu kontun 1900'lere dek yaşadığına dair söylentiler devam etmiştir. Kontun Tibet'e batından gelen ve birçok dil bilen gizemli bir Shaberon Ustası olduğuna dair yerel inanış Shaberonlar tarafından hala korunmaktadır. Kontun felsefesinin çağdaşlarınca anlaşılmadığını söyleyen ünlü gizemci Madame Blavatsky onun insanlığa ezoterik bilgeliğiyle daha güzel, aydınlık ve mutlu bir gelecek vermek istediğini söylemiştir.
Kontun Fransız Devrimi'ne etkisi konusunda hiçbir resmi kaynak yoktur. Fakat diğer yandan simya konusunda çalışmalar yapan Işık Şövalyeleri gibi sayısız ezoterik mason toplulukları etkilediği ve magnetizma ve hipnotizma üzerine Mesmer'e temel fikirlerini kazandırdığı bilinmektedir. Konuya ilgi duyan 3. Napoleon'un St. Germain kontu hakkında yaptırdığı araştırma raporları ise Fransa-Prusya savaşında evrakların bulunduğu kütüphanenin yanmasıyla gizemli bir biçimde ortadan kalkmıştır. Kontun halen yaşayıp yaşamadığı bir gizem olarak kalsa bile, o her zaman istediği üzere "ölümsüz" kimliği aramızda yaşamaya devam edecek.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home