Pazar, Mayıs 13, 2007

Vampir Avcısı

Saklandığım yerden çıkmak için bir çok nedenim vardı. Orada daha uzun süre kalamazdım. Eninde sonunda beni bulurdu. Onun etrafta olduğunu hissediyordum. Beni bir an önce bulması daha iyi olurdu, gücüm daha fazla tükenmeden önce... Çok açtım. Bir an önce avlanmalıydım ama bunu av olmamayı başararak yapmam gerekiyordu. Hiç kimse hayatının sonuna kadar avcı olmayı başaramaz. Bir avcı, ava çıkmadan önce mutlaka avlanmayı da göze almalıdır. Avcı, yaptığı işi diğer avcıların dikkatini çekecek şekilde yapıyorsa mutlak sona yaklaşmış demektir. Son birkaç yüz yıl içinde sayıları gittikçe artan bir azınlık haline gelen vampir toplumu, avlandığı toplumun içinde yer alan çok daha sinsi bir başka kan emici grubun iştahını kabartıyordu. Kontrolsüz bir nüfus artışı yaşanıyordu vampirler dünyasında ve bir zamanlar gizli olarak yapılan pek çok şey ortadaydı. Akit evlerinin sayısı her geçen gün artıyordu. Bazı şanslı ölümlülere göre ise paranın henüz satın alamadığı bir tek şey kalmıştı: sonsuz bir hayat. Ne kadar zengin olursan ol günün birinde ölüp gittiğin sürece bunun hiçbir anlamı yoktu. Ölümsüz olmanın avantajlarını burada saymak yersiz olacak...
Ölümsüzlüğü elde etmenin çeşitli tıbbi yöntemleri denendi fakat sonuç hep başarısızdı. Geriye tek bir çözüm kalıyordu: bu işi için bir vampir yakalamak. Vampirleri yakalamak için bir vampir gibi düşünebilmek, hareket edebilmek gerekiyordu. Tek yapılması gereken kendi toplumuna ihanet etmeye hazır bir vampiri ele geçirmekti. Bunu başarmaları da fazla uzun sürmedi. Kısa sürede bu bir sektör halini aldı. Bu sektöre hizmet eden vampir avcılarının ve saf kan olmayan bir vampir toplumunun oluşmasına sebep oldu. Bu aşamada saf kan olanlar ve olmayanlar arasında bir savaş başladı. Saf kan olmayanların ve insanların ağır kayıplar verdiği bu dönemde ilginç gelişmeler de yaşandı. Bazı vampir avcıları bir zamanlar avladıkları saf kan vampirlerin yanında savaştılar. Yanı sıra bazı vampir avcıları da ölümsüzlüğü seçerek saf kan olmayanların tarafında yer almayı seçtiler. Saf kan olmayan vampirlerin yarattığı katliam daha çok masum insanlara yönelikti. Özel bir hastane yada araştırma vakfı adı altında kurulan beslenme çiftliklerinde gizlice sayısız insan katledildi. Bu çiftliklerin, akit evleriyle karşılaştırılmayacak ölçüde büyük olduklarını belirtmek dışında farklı bir amaca hizmet ettiklerini söyleyemem. Bu tarafların herhangi birinde yer almadım, almayı da düşünmüyorum. Bu seçimi benim adıma yapan kişi beni vampire dönüştüren bir saf kan vampirdi. Hiçbir şeyin göründüğü gibi yada göründüğü kadar olmadığını söylemek istiyorum sadece. Haklı olan genellikle daha güçlü olandır...
Karanlık sokağın ortasında tam karşımda duruyordu. Saf kan olmayan bu vampir avcısı bir süredir peşimdeydi. Ona her zamanki gibi kaba olmasının yanı sıra beni akşam yemeğimden de alıkoyduğunu söyledim. Bu bir blöftü, hiçbir silahım yanımda değildi, ölebileceğimi düşünmeye başladım ama bunu kolaylaştırmaya çalışmayacaktım. Belinden çıkardığı uzun kılıcı savurarak bana doğru koşmaya başladığında ise hızla sıçradım. Bir arabanın arkasında kaybolduğumu gördü. Arabanın diğer yanına geçtiğindeyse orada değildim. Arabayı ölümsüzlere özgü gücüyle kaldırıp bir yana devirdikten sonra arabanın altında açık kalan kanalizasyon kapağını fark etti. Yeniden peşime düştü. Bir süre koştuktan sonra dışarı çıktım. Eski surların üzerine tırmanıp asmaların arasına gizlendim. Hareketsiz kalıp, aklımdan geçen tüm düşünceleri durdurmam gerekiyordu. Az sonra çıktığım delikten dışarı fırladı. Öfkeden deliye dönmüştü. Etrafa bir göz attıktan sonra surlara doğru baktı. Belinden çıkardığı tabancayla aşağı sarkan asma dallarına rasgele ateş etmeye başladı. Kanın kokusunu almak daha kolaydı ne de olsa. Kolumdan ve boynumdan yediğim iki kurşunla birlikte zihnim yeniden sessiz panik çığlıkları atmaya başladı. Açılan yeni yaralarla birlikte gücüm iyice tükenmeye başlamıştı. Surda açılan bir yarık bulup son gücümle kendimi içeri yuvarladım. Karanlık ve nemli bir mahzene düşmüştüm ve buradan tek çıkış az önce içine yuvarlandığım duvardaki boşluktu. İçine gömüldüğüm küf kokan çamurun içinde günlerce uyudum, yaralarım iyileşti. Şanslıydım, çamurun içinde beni bulamamıştı. Uyandığımda gece yine beni bekliyordu. Anlattıklarım ve anlatacaklarım benim kadar gerçektir.

1 Comments:

Blogger Unknown said...

Çok güzel anlatılmış ama bu neyin anlatımı onu anlamadım. film ise bunun bir ftagmanı yada bir başka adı yokmu? yada kitapsa nasıl ulaşılabilir olduğunu yazılması daha kolay bulunur hale getirirdi.

14 Mart, 2009  

Yorum Gönder

<< Home