Salı, Haziran 26, 2007

Kilise’nin vampirleri 2. Bölüm

Önceki yazımda vampirler ve Hristiyan kilisesinin bakış açısını işlemiştim. Diğer yandan vampirlerin olaya bakış açısı da ayrı bir merak konusu olarak zihnimi meşgul ediyordu. Diğer bir deyişle bizler vampirlere inanıp inanmamayı tartışırken, onlar (yada vampir olduklarını iddia edenler) neye inanıyor? Vampirlerlerin inançlarıyla ilgili internette biraz araştırma yaptığınızda karşınıza birçok underground kült ve tarikat çıkıyor. Birçoğu ise parayla üye toplayan role-playing temalı topluluklar, bunların dışında kalanlar ise genellikle spritiüel vampirlikle ilgili. Birçok vampir fanının bunlara ilgi göstermediği ve inanmadığı da bir başka gerçek. Görünen o ki, vampir fanı olmak için bu inançlardan birine mensup olmak yada mevcut inanç sisteminizi değiştirmeniz gerekmiyor. Özellikle bu konuda araştırmaları olan bir uzman bulmaya çalışırken Marcia Montenegro’ya rastladım. Marcia, astroloji uzmanı Hristiyan bir spiritualist ve kendine ait bir okulu da var. Marcia spiritualist olmayı birçok farklı yoldan geçerek seçmişe benziyor. Zen ve Tibet Budizmi, Hindu öğretileri gibi ilginç birçok yeni çağ, gizemcilik ve doğu öğretilerini incelemiş. Ne şanslıyız ki, tüm bu inanç sistemleriyle tanışmış biri olarak vampirler ve inançları üzerine yazmış olduğu bir de makalesi var. Marcia aynı zamanda Hristiyan bir misyoner olması nedeniyle makalelerine kendi inançları konusunda okuyucuyu “esinleyeceğini” düşündüğü kişisel yorumlarını da eklemiş. Ben vampirlerle ilgili makalesinin konumuza dair ilginç bazı bölümlerini Türk vampir fanlarıyla da paylaşmak istedim.

“Bram Stoker’ın Dracula romanı ve 1922 tarihli bir sessiz film olan Nosferatu’ya, 1985 yapımı bir film olan Fright Night’tan 1976 tarihli Anne Rice romanı Interview with a Vampire’a kadar vampirlerle ilgili bir sürü tarihçe, mit ve folklor bulunuyor. Birçoklarının farkında olmadığı üzere bugün kendilerini vampir olarak kabul eden insanlar ve bu ülkede ve Avrupa’da gerçek bir vampir underground’u mevcut. Fakat bu vampirler yarasaya dönüşen türden değiller. Günümüzün vampirleri kendilerini tamamen insan olarak kabul etmeyebiliyor, vampir olarak doğduklarına yada kan içme ve/veya cinsellikle ilgili inisiyasyonlarla vampir olduklarına inanabiliyorlar. Vampir kimliği bir kişisel duruş olarak topluma ayrı bir hissediş biçimine işaret edebiliyor. Doğrusu bu alt kültür tamamen görünen kültürün dışında, kültürel değerlere başkaldırıdan öte bir reddediş gibi.

Vampir alt kültürü birçok inanç ve uygulamayı içinde barındırıyor. Bunlar arasında:
Role-playing oyunları ve fantezi düzeyinde katılım
Haftasonları Goth ve benzeri klüplerde toplanma
Bir tür vampirizm içeren erotik uygulamalarda bulunma yada bunlara ilgi duyma
Vampirizmin okült ve karanlık tarafına çekilme
Kan içmeyle güç kazanacağına inanma
Diğerleriyle bir grup yada “klan” oluşturma
Kendi kişisel kriterlerine göre bir vampir kimliğine bürünme, gibi uygulamalar var.
Lidersiz bir alt kültür olması nedeniyle, vampirlerle ilgili inançlarda oturmuş bir yapı olmadığı gibi vampirin tanımlanması konusunda da bir anlaşmazlık mevcut. Birçoklarına göre vampir romantik bir kahraman, bir asi, karanlık güçlerde usta, yırtıcı, toplum dışı ya da ölümsüz biri. Kimileri kan içmenin vampirliğin bir parçası olması gerektiğini iddia ederken kimileri ise bunu vampir olma özentisi olarak nitelendirerek gerçek vampirlerin kan değil diğerlerinin psişik enerjisiyle beslendiğini öne sürüyor.

Birçoklarına göre modern vampir alt kültürü, karanlığın ve toplumdışılığın romantizmini bağrına basan Goth kültürünün bir altkümesini oluşturuyor. Bunun nedeni vampirin kendisini ilgisiz bir toplumun dışa itilmiş bir bireyi olarak görmesi. Bu arada birçok Goth’un da vampir alt kültürü içinde yer almadığını söylemek gerek. Goth hareketi özellikle müzik akımı olarak 1970’lerdeki punk alt kültürü içinden görünen toplumun baskıcı, materyalist ve yapay değerlerine karşı bir söylem olarak doğdu. Karanlık görünüşlerinin aksine, Goth’lar genellikle sanatsal ve edebi açıdan zevk sahibi uyumlu insanlardır. Korkutucu görünümleri kendilerini olduğu gibi kabul edecek insanlar için bir test yada alışık oldukları yalnızlıklarını devam ettirmek için bir araçtır. Şiddet bu kültürün bir özelliği değildir. Goth dünya görüşüne bağlı bir sosyal hareket olan vampir alt kültürünün ise teknoloji ve kurumsal gücün içtenliği erezyona uğrattığı ve robotlaşmayı kabul etmeyenlerin toplum dışında itildikleri yırtıcı bir doğayı yansıttığına inanılıyor. Böylece, insanlığını kaybeden toplum kendisini insan olarak kabul etmeyen vampir figürü üzerinden alay konusu ediliyor.

Vampir kültürü çok farklı kesimleri barındırdığı üzere kimin vampir olarak kabul edileceği konusunda da bir anlaşmazlık var. Modern Neopagan hareketlerde olduğu gibi, standartları yada tanımları belirleyen bir otorite yok. Ayrıca birçok vampir ve vampir grubu da gizli ve imkansız olmasa da incelenmesi güç bir kesim. Bu açıdan uygulamalarının ve uygulamcılarının açıkça anlaşılamayacağı yüksek bir gizlilik ihtiva eden Satanizm’den çok da farklı sayılmaz. Çokları bir kişinin “psişik enerjisini” zayıflatabilen yada emebilenlerin olduğuna inanıyor. Buna inananlara göre aura, hayat enerjisi yada duygusal, fiziksel yada psikolojik enerjiyi emebilen kişiler vampir olarak tanımlanıyor. Bu alt kültürde tutarlı ve katı bir ideoloji bulunmuyor. Agnostisizm, büyücülük, çeşitli gizemci inançlar, reenkarnasyon yada bunların karışımına inanan vampirlere rastlanabilir. Çoğu vampir Goth’larla aynı tavrı gösteriyor, herkesin kendine ait bir inanç sistemi var. Bir Goth yada vampir hayat tarzını özümsemiş biriyle diyalog kurmadan önce onların sizi bir insan olarak gördüğü üzere sizin de onlara aynı saygıyı göstermeniz gerektiğini unutmayın.”

Marcia Montenegro, konuyla ilgili olanlara makalesinde birkaç kitap da öneriyor:
Katherine Ramsland, Piercing the Darkness: “Undercover with Vampires in America Today”
Jeff Guinn, “Something in the Blood”
Rosemary Guiley, “Vampires Among Us”

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

ne zaman ve nereden bakabiliriz yayınladıgına

05 Ekim, 2008  

Yorum Gönder

<< Home