Karanlık Gökyüzü -özet-
Dikenli tellerin ötesinde deniz kıyısına kadar uzanan boş arazide toplanmışlardı o gece. Altı kişiydiler. Heyecanlı ve hatta bazılarının gergin olduklarını duyumsuyordum. Toprağın üzerine horoz kanıyla çizdikleri pentagramın etrafına dizilen mumlar usulca esen rüzgarda titreşiyordu. İki kız ve dört erkekten oluşan topluluğa yeni katılan kıvırcık siyah saçlı ve yeşil gözlü bir kız içindi bu merasim. Liderleriymiş gibi görünen ?oysa örgütlerinde lider yoktu- dazlak bir genç, karanlığın içinden çıkarak elindeki çantadan çıkardığı kutsal sayılan emanetleri diğerlerinin yardımıyla pentagramın etrafına dizmeye başladı. Üzerine tüy ve et parçaları yapışmış bir kanca, küçük bir kılıç, içinde bir avuç kül bulunan deriden yapılmış bir kutu, metal kapaklı bir kitap ve bakırdan yapılmış bir kupa elden ele dolaşarak özenle yerlerine yerleştirildi. Genç kız heyecanlı olmasına karşın bunu diğerlerine belli etmemekte ustaydı, sadece ilgiyle yapılanları seyrediyor ve dazlak gence gülümsüyordu.
Doğru zaman beklenecekti. Yanlarındaki şarap şişesini açtılar, yeşil gözlü genç kız hariç hepsi şaraptan yudumluyor ve ardından yakılan esrarlı sigaralardan derin nefesler çekiliyordu. Kız, işaret ve başparmağını bir kuş gagası gibi kullanarak dazlak gencin elinden sigarasını kapmaya çalıştı. ?Hayır?, dedi dazlak, ?bilincin yerinde olmalı, sana sigara da şarap da yok?. Kız alay eder gibi: ?Beni o kadar zayıf biri olarak mı görüyorsun T.?, dedi. Kızlardan kızıl saçlı olanı hemen yapıştırdı: ?Zayıf biri olsaydın üye değil sadece kurban olurdun canım, çok iyi biliyorsun sen de.? Örgüt , aşırı hevesli ve daha da önemlisi paralı olan tiplere ?kurban? adını veriyordu. Bunlar örgüt üyesi olan kişilerin bizzat ilgilendiği, asla çekirdek kadroda yer almayan ve her anlamda sömürülmek üzere beyinleri yıkanan önemsiz bir topluluktu. Örgüt yapısı, akit evlerininkinin küçük bir kopyası gibiydi. Kendini, kendi isteğiyle bir akit evi liderine sunan bir ölümlü korunur, avlanmak için kullanılır ve küçük sırrı başkalarıyla paylaşmayı düşündüğü anda da yok edilirdi. Vampir lider, eşiği henüz geçmemiş ölümlüye kanından verir ve o nerede olursa olsun, nereye saklanırsa saklansın daima lider tarafından bulunabilirdi. Gençlerden biri, ?Vakit tamamdır?, diye seslendi sigarasını yere fırlatarak. Kısa sürede pentagramın etrafında yerlerini aldılar.
Genç kız yerden aldığı küçük kılıcın ucuna işaret parmağıyla dokundu. Pentagramın ortasındaki bakır kupaya doğru uzattığı elini karanlık gökyüzüne doğru çevirdi ve avucunu açarak ezberlediği yeminini okumaya başladı. Ben de aklındaki herşeyi okuyabiliyordum: bu geceyi daha önce rüyasında görmüştü, öleceğini görmüştü rüyasında, tam olarak burada ve bu gece...Mutsuz bir çocukluk geçirmişti, zaten bir kaza sonucu doğmuştu, istenmeyen biri olarak dünyaya gelmenin nasıl bir duygu olduğunu kimse anlayamazdı, kendini asla güvende hissetmemişti, daima güvende olduğu bir yer yada ait olduğu bir insan aramıştı. Ama yoktu, onu anlayabilecek hiç kimse olmamıştı. Kendi dünyasında yapayalnızdı çoğunlukla. Bazen kendine bile katlanamıyordu. Tam bunu düşündüğü sırada kılıcın keskin ucunu bileğine batırdı, kan bileğinden ve parmaklarının arasından süzülerek bakır kabın içine doluyordu. Bileğine aşağıya bakan bir haç çizerken canı yanıyor, korkuyordu. Usulca ona arkasından sarılan biri bıçağı tutan elini kavrayıp açılan yara üzerinde sabitledi. Ters çizilmiş haç tamamlandığında bakışları bileğinden pentagramın etrafındaki küçük topluluğa kaydı. Hepsinin de boğazları kesilmiş olarak yerde cansız yattıklarını fark ettiğinde, gözleri dazlak genci aradı, galiba onu seviyordu. Kızın ayakucunda, gırtlağındaki kancayla ona bakan genci fark ettiğinde boynuna batan dişlerin acısıyla son defa gözlerini kapadı genç kız. Anlattıklarım ve anlatacaklarım benim kadar gerçektir.
Doğru zaman beklenecekti. Yanlarındaki şarap şişesini açtılar, yeşil gözlü genç kız hariç hepsi şaraptan yudumluyor ve ardından yakılan esrarlı sigaralardan derin nefesler çekiliyordu. Kız, işaret ve başparmağını bir kuş gagası gibi kullanarak dazlak gencin elinden sigarasını kapmaya çalıştı. ?Hayır?, dedi dazlak, ?bilincin yerinde olmalı, sana sigara da şarap da yok?. Kız alay eder gibi: ?Beni o kadar zayıf biri olarak mı görüyorsun T.?, dedi. Kızlardan kızıl saçlı olanı hemen yapıştırdı: ?Zayıf biri olsaydın üye değil sadece kurban olurdun canım, çok iyi biliyorsun sen de.? Örgüt , aşırı hevesli ve daha da önemlisi paralı olan tiplere ?kurban? adını veriyordu. Bunlar örgüt üyesi olan kişilerin bizzat ilgilendiği, asla çekirdek kadroda yer almayan ve her anlamda sömürülmek üzere beyinleri yıkanan önemsiz bir topluluktu. Örgüt yapısı, akit evlerininkinin küçük bir kopyası gibiydi. Kendini, kendi isteğiyle bir akit evi liderine sunan bir ölümlü korunur, avlanmak için kullanılır ve küçük sırrı başkalarıyla paylaşmayı düşündüğü anda da yok edilirdi. Vampir lider, eşiği henüz geçmemiş ölümlüye kanından verir ve o nerede olursa olsun, nereye saklanırsa saklansın daima lider tarafından bulunabilirdi. Gençlerden biri, ?Vakit tamamdır?, diye seslendi sigarasını yere fırlatarak. Kısa sürede pentagramın etrafında yerlerini aldılar.
Genç kız yerden aldığı küçük kılıcın ucuna işaret parmağıyla dokundu. Pentagramın ortasındaki bakır kupaya doğru uzattığı elini karanlık gökyüzüne doğru çevirdi ve avucunu açarak ezberlediği yeminini okumaya başladı. Ben de aklındaki herşeyi okuyabiliyordum: bu geceyi daha önce rüyasında görmüştü, öleceğini görmüştü rüyasında, tam olarak burada ve bu gece...Mutsuz bir çocukluk geçirmişti, zaten bir kaza sonucu doğmuştu, istenmeyen biri olarak dünyaya gelmenin nasıl bir duygu olduğunu kimse anlayamazdı, kendini asla güvende hissetmemişti, daima güvende olduğu bir yer yada ait olduğu bir insan aramıştı. Ama yoktu, onu anlayabilecek hiç kimse olmamıştı. Kendi dünyasında yapayalnızdı çoğunlukla. Bazen kendine bile katlanamıyordu. Tam bunu düşündüğü sırada kılıcın keskin ucunu bileğine batırdı, kan bileğinden ve parmaklarının arasından süzülerek bakır kabın içine doluyordu. Bileğine aşağıya bakan bir haç çizerken canı yanıyor, korkuyordu. Usulca ona arkasından sarılan biri bıçağı tutan elini kavrayıp açılan yara üzerinde sabitledi. Ters çizilmiş haç tamamlandığında bakışları bileğinden pentagramın etrafındaki küçük topluluğa kaydı. Hepsinin de boğazları kesilmiş olarak yerde cansız yattıklarını fark ettiğinde, gözleri dazlak genci aradı, galiba onu seviyordu. Kızın ayakucunda, gırtlağındaki kancayla ona bakan genci fark ettiğinde boynuna batan dişlerin acısıyla son defa gözlerini kapadı genç kız. Anlattıklarım ve anlatacaklarım benim kadar gerçektir.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home